Maaşım arttı. Yeni bir telefon aldım, hafta sonları dışarıda daha fazla vakit geçiriyorum, market alışverişlerinde fiyatlara daha az bakıyorum. Ama ay sonunda, yine cüzdan bomboş.
Kendime sorduğum soru şu:
“Kazandığım para nereye gidiyor?”
Bu yazı, tam da bu içsel sorgulamanın cevabını bulmak isteyenler için. Çünkü bu soruyu sadece ben değil, bu sayfayı okuyan çoğu kişi de sessizce kendine soruyor.
Harcamalar Sessizce Artar, Fark Etmezsin
Gelirimiz arttığında, harcamalarımız da “hissettirmeden” artıyor.
İlk başta küçük:
- Kahveyi evde yapmak yerine dışarıdan almak,
- Fiyatına bakmadan market alışverişi yapmak,
- Kampanya beklemeden giyim alışverişi yapmak,
- “Zaten hak ettim” diyerek kendini ödüllendirmek…
Ve bu davranışlar alışkanlık haline geliyor.
Yani asıl problem şu:
Para kazandıkça rahatlamıyoruz, sadece daha pahalı şekilde aynı hayatı yaşamaya başlıyoruz.
Yaşam Tarzı Enflasyonu: Adını Koymadığın Tehlike
Bu duruma ekonomi literatüründe “yaşam tarzı enflasyonu” deniyor.
Yani gelirimiz arttıkça, harcamalarımız da orantılı şekilde artıyor.
Kulağa mantıklı geliyor olabilir ama sorun şu:
Bu artış genellikle keyfi ve kontrolsüz.
Bugün 30.000 TL maaş alan biri, 10.000 TL maaş aldığı dönemden daha fazla kenara para koyamıyorsa…
Problem maaşta değil, sistemde.
💡 Okuma Önerisi: Yaşam Tarzı Enflasyonu Nedir? Neden Tehlikelidir?
“Birikim Yapamıyorum” Diyorsan: Harcamayı Öncelemişsindir
Birçok insan “yatırım yapacak param yok” derken, aslında yatırım yapmadığı için o parayı başka yere harcamıştır bile.
📌 Finansal rahatlık: “Daha çok kazanmak” değil, daha bilinçli yönetmek.
Bir şeyi netleştirelim:
Eğer harcamalarını sen yönetmezsen, sistem senin yerine çoktan yönetmiştir.
Reklamlar, influencer’lar, taksitli satışlar, anlık indirim kampanyaları…
Hepsi senin yerine karar vermeye hazır.
Finansal Günlük Tut: Şeffaflık İyileştirir
İlk adım: Ne kadar kazandığını değil, nerelere harcadığını bilmek.
Ben son 3 ayda günlük harcama takibi yapmaya başladım. Başta sıkıcı geldi. Ama bir hafta içinde şu 3 gerçekle yüzleştim:
- Dışarıda kahve alışkanlığım aylık 1000 TL’ye yakın bir tutar oluşturmuş.
- Aylık dijital üyeliklerim toplamda 600 TL’nin üzerindeydi.
- Market alışverişinde “gereksiz” ürünler %15’i oluşturuyordu.
Bunlar küçük görünen ama toplamda binlerce TL’lik kaçış noktaları.
Otomatik Yatırım = Önce Kendine Maaş
Şöyle bir alışkanlık geliştirdim:
Maaş yattığı gün, belli bir kısmını (örneğin %10) direkt olarak yatırım hesabıma aktarıyorum.
Yani “harcadıktan sonra kalanla yatırım yapmak” değil, yatırım yaptıktan sonra kalanla yaşamak.
Buna “önce kendine maaş ver” prensibi deniyor.
Ve bu, finansal rahatlığın en sağlam yapı taşlarından biri.
Gelirini Değil, Sistemi Değiştir
Bugün 20.000 TL kazanıyorsan, birkaç yıl içinde 30.000 TL kazanabilirsin.
Ama sistem aynıysa, harcama alışkanlıkların da aynı mantıkla büyüyecek.
Ve sen, hala ay sonunu hesaplayarak yaşıyor olacaksın.
🧠 Para yönetimi, gelir yönetiminden daha önemlidir.
Sonuç: Rahatlamak İçin Daha Fazlasına Değil, Daha Net Bir Plan’a İhtiyacın Var
Bu yazının sonunda kendine şu 3 soruyu sor:
- Kazandığım paranın ne kadarı gerçekten bana çalışıyor?
- Bu ay yaptığım harcamaların hangileri birikimime hizmet etti?
- Yatırım yapamıyorum dediğim anlarda neye yatırım yaptım aslında?
Cevapların seni rahatsız ediyorsa bu kötü bir şey değil.
Çünkü farkındalık, her zaman ilk adımdır.
Kapanış:
Ben artık gelirimi değil, alışkanlıklarımı takip ediyorum.
Çünkü biliyorum ki, gerçek finansal rahatlık sadece kazandığın parayla değil; paranın senin için çalışıp çalışmadığıyla ölçülür.



